3 Nisan 2012 Salı

Şeffaf Beyaz

Bembeyaz bir örtü kaplar masanın karanlığını. Havayı parçalayarak dizginler kendini, soğuk tahtaya dokunduğu gibi… Bir yel alır gezdirir seni diyar diyar, her birinde başka bir esinti.

Çalan bir parça, içinden bir parçayı çalmaya yeterken, her bir tabağın izi kaybolur beyazın masumluğunda.

Heyhat çok uzun sürmez!

Senin sadık yol arkadaşın yalnızlığındır zira. Yolculuksa uzar gider. Dalar gider o gözler, her bir pamuk ipliğine atılmış gemici düğümlerine baktığında.

Yakında dur, iyice yakında… Kaçırma sonucu. Her bir kalıp, cevaplara götürür belki akılda. Su, yolunu bulup karışırken başka şeffafa, keskin keskin çalınır burnuna, yükselir beyazın kokusu anason. İçindeyse sesi yankılanır: “Son olsun bak bu, söz ver ama son!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder