11 Mart 2011 Cuma

Saat Yönünün Tersi

Başta Albert Einstein olmak üzere bir sürü bilim adamının üstüne yıllarca kafa yorduğu, teoriler ürettiği, formüller türettiği, yazıp çizdiği çok acayip bir şey bu zaman olgusu. Kimisine göre geçmek bilmez, kimisine göre çok çabuk geçer, kimisine göreyse her şeyin ilacıdır... Yani üstüne her kıyafet oluyor namussuzun.

Tik tak... Tik tak... Zaman ilerliyor. Ben burada bu yazıyı yazarken dünyada kim bilir neler oldu triplerine girmeden zaman hakkındaki şikayetlerimi ileteceğim. Geçenlerde Stephen Hawking'in bir belgesini izledim. Şimdi bu Hawking amca der ki ”Zamanda yolculuk yapabilirsin.”

”Hahaha güldürme beni!”

Aslında ortada gülünecek bir şey yok. Adamın IQ tavan yapmış, bir şey diyorsa bir bildiği vardır. Zira amcam gayet güzel anlatmış belgeselde bu zaman yolculuğu davasının nasıl olacağını. Bu detaylara uzun uzun girmeden sadece şunu söyleyeyim sayın yazımı okuma zahmetine giren değerli insan: zaman yolculuğu yapmak için ışık hızına ulaşmak gerekliymiş.

Peki.

Hepimiz biliyoruz ki ışık hızına henüz ulaşamadık ve çok uzun bir süre de ulaşabilecekmişiz gibi durmuyor. Fakat bu zaman yolculuğu mevzusunda benim canımı sıkan başka bir şey var.

Hawking amca der ki: ”Zamanda ileri gidebilirsin yeğen, fakat geri gidemezsin.”

”Laaaannnn!!! Olur mu öyle şey!”

Olur olur. Fakat zamanda geri gitmek isteyen mağdurların hiç hoşuna gitmediğinin farkındayım. ”ne anladım ben geçmişe gidemeyeceksem” nidaları kulağıma gelmeye başladı bile.

Ben de size katılanlardanım.

Zamanın adeta kaplumbağa hızında ilerlediğini düşündüğüm şu günlerde aklımdan başka hiçbir şey geçmiyor. Lanet olası Hawking'i bulup beni geçmişe götürmesi için ayaklarına kapanasım var. Buluversin bir yolunu!

Hemen Hawking'in bir lafına atıfta bulunmak istedim. Hawking buyurur ki: ”I'm obsessed with time.”

Şimdi buna benim diyeceğim sadece şu olabilir: ”Alright you smart bastard! What if I'm obsessed with the past? You can't even take me to there dammit!”

Ooo yeee! Neden past? Bir sürü nedeni olabilir. Önemli olan ne kadar geriye gidebileceğim sorusu. Ha bana derlerse ki ,”Kardeş sen istediğin kadar geri gidebilirsin”, offf canıma minnet. O zaman ben de onlara derim ki ”O zaman beni 1800lerin Londra'sına götür kardeş!” Peki itiraf ediyorum. Eğer biri bana böyle bir şey dese karşısında vereceğim tepki sanırım bu kadar atarlı olmak yerine şöyle olurdu: ”Abi b.kunu yiyeyim beni şu 1800lerin Londra'sına atıver. Hadi be hacı. Valla filmlerde izleyip izleyip özeniyorum. Yaparsın bir kıyak değil mi?”

Amaaaaa...

Hayatta 1800'lerin Londra'sından daha önemli şeyler var. Ne mi? Bilmiyorum ama illa ki vardır. Sanırım bu konuyu Bülent Arınç'a danışmak daha doğru olacaktır.

Ne demiştik? Zaman acayip bir kavram. Bak ben zaman hakkında yazı yazarken kendisi çok cool bir şekilde bıkmadan usanmadan ilerlemeye devam ediyor. Hayır yani nereye varacaksa onu da bilmiyorum. Bir dur arkadaşım. Azıcık dinlen. Senin de hakkın. Hem sen dinlenirsen belki dünyada o an senin durmanı isteyen insanları da böylece mutlu etmiş olursun.

Boşversene... An geçti. Büyü bitti. Her şey bozuldu.

Neden mi?

Her şey senin daha ileri gitme takıntın yüzünden lanet olası! Bak biz ülke olarak ne güzel (!) ileri gidiyoruz, sırf sen dur diye.

O yüzden sevgili zaman kardeş, on behalf of merhum Albert Einstein and Stephen Hawking, sana sesleniyorum: Geri git geriiiiii git, ne olur geriiiiiii giiiiiittt!!!

1 Mart 2011 Salı

Devir

Ey dostlar!

Devir, pirinç ayıklamak yerine hepsini çöpe atma devridir...
Devir, pire için yorgan yakma devridir...
Devir, çirkin ördek yavrusu yüzünden bütün ördekleri katletme devridir...
Devir, sökülen düğmeyi dikmek yerine bütün kıyafeti parçalama devridir...
Devir, saçtaki tek bir beyaz tel için bütün saçı kazıma devridir...
Devir, lastiği patlayan arabayı patlatma devridir...
Devir, bir tuşu bozuldu diye klavyeyi kırma devridir...
Devir, manzarayı kapatıyor diye ormandaki bütün ağaçları kesme devridir...
Devir, blogları kapatma devridir...
Devir, sansür devridir...
Devir, düşünce özgürlüğünü kısıtlama devridir...

Kısacası devir, bir yanlışın bütün doğruları götürdüğü bir devirdir...