21 Şubat 2012 Salı

İç Ses, Bir Nefes

Nefes al... Nefes ver...

Nefes al... Nefes ver...

Hayatta kalmaya çalışmıyorsun. Yoo hayır, amacın bu değil. Soluk aldığına göre zaten hayattasın. Veya hayatta olduğuna göre soluk alıyorsun. Ne fark eder ki?

Nefes al... Nefes ver...

Hadi ama!.. Daha iyisini yapabilirsin. Tek bir nefesle mi ciğerlerin hayat bulacak sanıyorsun? Siktir.

Nefes al... Nefes ver...

Rahatladığını hissediyorsun değil mi? Tamam şimdi aç gözlerini. Aç dedim! Sana beni sorgulama hakkı vermedim. Emirlerime itaat ettiğin sürece varsın, yoksa o çok çalıştığını zannettiğin beynini dağıtırım. Anlıyor musun beni? Beyninin o kıvrımları çok zeki olduğunu gösteriyor sanıyorsun değil mi? Siktir oradan. Aynı kıvrımlar bağırsaklarında da var ve ne işe yarıyorlar biliyor musun? Bok taşıyorlar, bok! Tıpkı senin o içi bok dolu beynin gibi.

Nefes al... Nefes ver...

Etrafına bak...

Ne görüyorsun? Bulutlar? Kumsal? Güneş? Ateş? İblis? Peki ya gördüklerinden hangisinin gerçek olduğuna inanabilirsin? Senin benimle aynı şeyi gördüğüne nasıl emin olabilirsin? Benim cennetimin senin cehennemin olmadığını nereden bilebilirsin?

Nefes al... Nefes ver...

İşte böyle. Çok güzel.

Nefes al... Nefes ver...

Şimdi ellerini serbest bırak...

Dokun. Etrafındakilere dokun. Tanı onları. İlk defa görüyormuş, ilk defa temasta bulunuyormuşçasına hisset onları. Çünkü hiçbir zaman bir daha o kadar masum olmayacaklar. Hayır, ilk defa dokunmuyorsun onlara. Bir daha dokunamama ihtimaline karşı önlem alıyorum ben sadece. Şaşırdın mı? Şaşırma. Oradan sert gibi duruyor olabilirim. Keza öyleyim. Lanet olsun! Sadece disiplinli olmam gerekiyor anlıyor musun? Kaytarma! Dokun, hisset çevreni.

Nefes al... Nefes ver...

Olduğun yerde durmaktan sıkılmadın mı?

Nefes al... Nefes ver...

Kaldır ellerini. İki yanında duranlara tutun. El yordamıyla bulacaksın onları, deneme yanılma yöntemiyle.

Nefes al... Nefes ver...

Sıkı tutun. Şimdi ayağı kalk. Kullan o uzuvlarını! Ayaklarının üstünde dur artık piç! Aferin. İşte böyle.

Nefes al... Nefes ver...

Nefes al... Nefes ver...

Kaldır kafanı, başla yürümeye. At bir adım... Evet... İyi gidiyorsun... Bir adım daha... Durma! Hızlan... Biraz daha... Yetmez! Biraz daha! Şimdi koş! Koş artık lanet olası koş!

Nefes al... Nefes ver...

Nabzın hızlanacak, ciğerlerin daha fazla oksijene ihtiyaç duyacak.

O yüzden nefes al... Nefes ver...

Nefes al... Nefes ver...

Nefes al... Nefes ver...

Tamam şimdi dur. Koşmanın özgürlüğünü içinde hissettiysen eğer, bu kadar yeter. Kalp krizinden ölmeni istemem.

Nefes al... Nefes ver...

Yazıyı sonuna kadar okudun, tebrikler! Ama son satırlara geldik. Buradan sonrasına yazıyla değil sözle devam edeceğiz. Evet, doğru okudun. Sözle...

Ne yapman gerektiğini biliyorsun: Nefes al... Nefes ver...

Nefes al... Nefes ver...

Şimdiye kadar sadece okudun, hiçbir şey duymadın.

Nefes al... Nefes ver...

O yüzden şimdi kulaklarını aç. Sana söyleyecek çok şeyim var.

Çünkü daha yeni başlıyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder