30 Ekim 2011 Pazar

Islak Kağıtlar

Bağırmak isteyen insanlar... Hem de avazı çıktığı kadar bağırmak... Kodes gibidir iç dünyaları. Hapsolmuş, müebbet yemiş duygular... Kıstırdıkları yerde her gün işkence ettikleri o duygular ve her geçen gün artan şiddet dozu. Önlerine bir parça kağıt koysan, katledilen duyguların kanıyla ıslatırlar.

Bağıramayacağını bilen insanlar... Hem de bunu çok iyi bilen... Biraz daha insaflıdır iç dünyaları. Alternatif yollar ararlar duygular müebbet yemesin diye. Ses çıkarmanın tek çözüm olmadığını bilir ve çeşitli ortamlara kusarlar içindekileri. Önlerine bir parça kağıt koysan, kusmuğun içindeki nefretle ıslatırlar.

Yazmak isteyen insanlar... Hem de kalemin ucundan sağanak mürekkep yağdıracak kadar yazmak... Kiminin acil durum çantasında koparılmış müsvedde kağıtları, kiminin acil durum çantası koparılmış müsvedde kağıtları... Önlerine bir parça kağıt koysan, renk ayırt etmeksizin her bir harfe can veren mürekkeple ıslatırlar.

Yazamayan insanlar... Hem de hiç yazamayan... Bir parça kağıt en büyük düşmanıdır onların. Üstünde kalem gezdirmek isteseler de kalem değmez o kağıda, değemez. Hep sırılsıklam olur. Çünkü önlerine bir değil bir sürü parça kağıt bile koysan, her birini tek tek gözyaşlarıyla ıslatırlar.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Başörtüsü Takıp Çıplak Gez Ya Da Öl

Bazı şeyleri kabul etmek gerek. Hayatları boyunca çeşitli sebeplerden dolayı (toplumsal, kültürel, maddi, dinle ilgili vb.) kadınlarla iletişim kurmadan yaşayan ve belli bir yaştan sonra topluma karıştıklarında ağızlarının suyunu akıtarak gezinen, gördükleri ten rengi her şeyden tahrik olan azımsanamayacak derecede büyük bir kesim var.

Aslında sorun tahrik olmak da değil. Herkes herkesten tahrik olabilir, doğaldır. Sorun 'tahrik olduğun kadına saldır, cinsel ilişkiye gir, girmiyorsa tecavüz ya da en kötü taciz et' mantığıdır. Koyunun kuzunun ırzına geçildiği, nalbura bile tecavüz edilen ülkemizde bu sebeptendir ki bir kadının yaptığı, söylediği, giydiği her şey ve her yeri tahrik edicidir. Çoğu insan da bu yüzden savunur başörtüsünü: biz erkekler, kadınların saçlarını görüp de tahrik olmayalım diye.

Hatırlayacaksınız 2011 başlarında ilahiyat profesörü olacak Orhan Çeker (!) dekolte giyen kadının tecavüzü hak ettiğini buyurmuştu zaten. Birkaç gün önce insanları tecavüze teşvik ederek bayıltıcı sprey satan bir web sitesi ortaya çıktı. Orhan Çeker (!)'in sözleri bizi derinden etkilemiş olacak ki 4 saat içinde tam 100 kişi bu harikulade spreyden sipariş etmiş!

Bir tarafta mini etekler var. Her gün internette insanların eteklerinin altından fotoğraf çeken sapıkların haberlerini okumaktan midem bulanıyor ama yapacak bir şey yok Giymeyeceksin o kısacık etekleri. Cık! Olmaz!

Ve son bomba bugün Vakit Gazetesi yazarı Nusret Çiçek'ten geldi. TBMM'de kadın milletvekillerine pantolon giyme serbestliği getiren kanun teklifini eleştiren zat-ı muhterem, ”Pantolon cinsel teşhirdir.” demeciyle aslında kadınların kıçından başka bir yerine bakmadığını net olarak belli etmiştir.

Şimdi elimizdekileri değerlendirip basit bir denklem kuralım:

1. Durum: Bir erkek dekolteden, mini etekten ve pantolondan tahrik olur ve bu sebeple ona kadına taciz ve tecavüz hakkı doğar.

2. Durum: Öte yandan başörtüsü, kadının saçlarını kapayarak erkeğin tahrik olmasını engeller. Bu durumda erkeğe başörtülü bir kadına taciz ve tecavüz hakkı doğmamış olur.

Bu maddelerden yola çıkarak, bir kadının güvenle, taciz ve/veya tecavüze maruz kalmadan yaşaması için iki yol olduğu gözleniyor:

1) Erkek, başörtüsü hariç, karşı cinsin giydiği her şeyden tahrik olacağı için kadın sadece başörtüsü takmalı, geri kalan kısımları çıplak olmalıdır.

2) Kadın, taciz ve tecavüzü her türlü, her zaman, her şekilde hak eder. Dolayısıyla ya bu duruma alışmalı ya da ölmelidir.